Derneğimiz
- Yönetim Kurulu
- Başkanın Mesajı
- Geçmiş Dönem Yönetim Kurulları
- Kuruluş
- Misyon – Vizyon
- Tüzük
- Gastroenteroloji Tıpta Uzmanlık Yeterlik Kurulu Yönergesi
- Çalışma Grupları Yönergesi
- Araştırma Proje Yönergesi
- Şubeler
- Çalışma Grupları
- Genç Gastroenterologlar Grubu
- Kaybettiğimiz Değerler
- Kurumsal Kimlik Rehberi
- Basında TGD
- Dernek Üyelik Formu İndir
Ülkemizde ilk kez Gülhane Gastroenteroloji Kliniği, 20.11.1956’da yayımlanan Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ndeki esaslara göre bağımsız bir ihtisas dalı olarak 1956’da kuruluşunu tamamlamıştır. Kliniğin kurucuları Prof. Dr. Tevfik User ve Doç. Dr. Namık Kemal Menteş’tir.
Türk Gastroenteroloji Derneği ise 8 Mayıs 1959 yılında bugün rahmetle andığımız saygı değer hocamız merhum Prof. Dr. Zafer Paykoç ve büyüklerimiz tarafından kurulmuştur.
Kurucular Heyeti Hocalarımız:
- Prof. Dr. Zafer Paykoç
- Prof. Dr. Hamdi Aktan
- Prof. Dr. Recai Ergüder
- Prof. Dr. Selahattin Koloğlu
- Prof. Dr. Hilmi Akın
- Prof. Dr. Naci Ayral
- Prof. Dr. Namık Kemal Menteş
- Dr. Ahmet İhsan Aksan
- Dr. Alaaddin Erkmen
- Dr. Nurettin Aruman
- Dr. Fevzi Aybers
Prof. Dr. Zafer PAYKOÇ Kimdir?
Prof. Dr. Zafer Paykoç, 1915 yılında Aydın’da doğdu. 1933 yılında da İzmir Erkek Lisesi’ni bitirdi. Prof. Paykoç; 1939 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu, 1942 yılında Ankara Numune Hastanesi’ne dahiliye asistanı olarak atandı. 1943 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından İngiltere’ye gönderilen Prof. Paykoç, Oxford ve Londra’da ihtisas gördü. Yurda 1946 yılında döndü ve Numune Hastanesi’nde dahiliye mütehassısı olarak göreve başladı. 1949 yılında dahiliye doçentlik sınavını verdi ve Ankara Tıp Fakültesi 2. İç Hastalıkları Kliniği’ne eylemli doçent olarak atandı.
1955 yılında aynı klinikte profesörlüğe yükseltildi. 1958 yılında Ankara Tıp Fakültesi dekanı oldu. Bu görevi 1960 yılına kadar sürdü. 1959 yılında Gastroenteroloji Kürsüsü direktörlüğüne getirildi. 1960 ihtilalinden sonra 114 sayılı kanunla üniversiteden ayrıldı ve Sağlık Bakanlığı Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi dahiliye mütehassıslığına tayin edildi. 1962 yılında Ankara Tıp Fakültesi’ndeki Gastroenteroloji Kürsüsü direktörlüğü görevine geri döndü. Emekli olduğu 1983 yılına kadar bu görevde kaldı. Prof. Dr. Zafer Paykoç, Türk Gastroenteroloji Derneği kurucu üyesi olup, yıllarca başkanlık görevini üstlenmiştir.
Asya-Pasifik Gastroenteroloji Derneği’nin de kurucu üyesidir. 1985 yılında beyin tümörü ameliyatı geçiren Prof. Paykoç, 5 Mart 1986 günü Ankara’da vefat etti. Prof. Dr. Zafer Paykoç’a, yurdumuzda Gastroenteroloji Bilim Dalının gelişmesindeki gayretleri ve bu alanda birçok uzmanın yetişmesindeki hizmetleri nedeniyle TÜBİTAK 1986 yılı Hizmet Ödülü verildi.
Hazırlayan: Güncel Gastroenteroloji Dergisi
Prof. Dr. Zafer PAYKOÇ Anısına
19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da tıpta aydınlanmanın ilk ayak sesleri duyulmaya başlamıştır. Anatomi, Fizyoloji, Patoloji, Mikrobiyoloji, Nöroloji alanındaki buluşlar uzmanlaşmanın kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu gündeme getirdi. 1885 yılında Ismar Boas Almanya’da ilk gastroenteroloji kliniğini kurdu. Avrupa’da tıp eğitimi görerek ya da bilgi görgüsünü arttırarak Amerika’ya dönen bilim adamları Amerikan tıbbının çehresini değiştirmişlerdir. Almanya’dan ülkesine dönen Max Einhorn 1888 yılında Amerika’nın ilk gastroenteroloji profesörü olmuştur. 1893 yılında Amerika’da Johns Hopkins Üniversitesi’nde “full-time” çalışmanın gerçekleşmesi tıpta bilimsel devrimin başlangıcı olmuştur. 1897 yılında Amerikan Gastroenteroloji Derneği kurulmuş ve uzmanlaşma yolunda sorumluluklarını yerine getirmek için gereken gayreti göstermeye koyulmuştur.
Gastrointestinal fizyolojideki keşifler klinik gastroenterolojinin gelişimine ve kurumsallaşmasına zemin hazırlamıştır. 1902’de W. Bayliss ve E. Starling Sekret’ini, 1905’te J.S. Edkins Gastrin’i, 1928’de A.C. Luy Kolesistokin’i keşfettiler. 1916’da NewYork Post-Graduate Medical School, 1921’de Massachusetts General Hospital’de gastroenteroloji klinikleri açıldı. Bunları hızla diğerleri izledi. Uzmanlık dallarındaki gelişme, ikinci dünya savaşı sırasında Avrupa’dan göç eden bilim adamlarının katkısıyla büyük bir ivme kazanmıştır. Batı dünyasında uzmanlaşmaya önce genel pratisyenler karşı çıkarken daha sonra genel uzmanlar spesifik uzmanlaşmaya karşı çıkarak cephe oluşturmuşlardır Ülkemizde gastroenterolojinin doğuşunda öncülüğü üniversitemiz Tıp Fakültesi yapmıştır.
Prof. Dr. Zafer Paykoç 1959 yılında Gastroenteroloji Kliniği’ni açmanın yanı sıra Prof. Dr. Hamdi Aktan ve Prof. Dr. Namık Kemal Menteş’in katkılarıyla aynı yıl Türk Gastroenteroloji Derneği’nin kuruluşunu gerçekleşmiştir. Ankara’nın yanı sıra Prof. Dr. Namık Kemal Menteş İzmir’de, Prof. Dr. İlhan Ulagay ve Prof. Dr. Müfide Küley İstanbul’da, Prof. Dr. Tevfik User ve Prof. Dr. Ercüment Palabıyıkoğlu G.A.T.A’da aynı yıllarda gastroenterolojinin ve hepatolojinin gelişimi için ellerinden geleni yapmışlardır. Cumhuriyet’in ilk kuşağı tarihi görevlerini büyük bir özveri ile gerçekleştirmeleri yanı sıra Cumhuriyet’e de kol ve kanat olmuşlardır. Kliniğimizde Prof. Dr. Zafer Paykoç ve Prof. Dr. Hamdi Aktan’ın üstün kişilikleri nedeniyle oluşan olumlu ortamda Prof. Dr. Necip Danışoğlu, Prof. Dr. Özden Uzunalimoğlu, Prof. Dr. Nihat Sipahi, Prof. Dr. Atilla Ertan ile çağcıl bir dönem yaşanmıştır.
Bu devrede ülkemizde gastroenteroloji kimliğini kazanmış ve yeni kuşakların yetişmesine ortam hazırlanmıştır. Yirminci yüzyılın birinci yarısında genel pratisyen hekimlerin tüm karşıt çabalarına rağmen genel uzmanlık (dahiliye, cerrahi) kurumsallaştı ise, yüzyılın ikinci yarısında genel uzmanlık dallarının karşı çıkmasına rağmen sistem uzmanlığı (gastroenteroloji, kardiyoloji vs) yaşama geçti. Günümüzde akademik yaşamda organ uzmanlığı ve hastalık bazında uzmanlık bir gerçektir. Gelişen teknoloji de alet-işlem bazında yeni uzmanlık dallarını yaratma yolundadır.
Üniversitelerin akademik yaşamı özümsemiş gençler ile gelişeceği gerçeği gözardı edilmemelidir. Ülkenin geleceğini, bilime hizmet edecek genç nesillerin aydınlatacağından kimsenin şüphesi olmasın. Yeni kuşak bu çabanın bilimsel ürünlerini en kısa zamanda görecektir. Güçlü olan değil değişime uyabilen kurumların ayakta kalacağı gerçeği unutulmamalıdır.
Yazan: Prof. Dr. Ali Özden
Türk Gastroenteroloji Derneği’nin Otuzbeş Yılı / 1959-1999
Bugün buradan sizlere hitap etmekten büyük mutluluk duyuyor, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Sevgili kardeşim Sait Bağcı, Dernek başkanımız Sayın A. Ömer Özütemiz’in 2009 senesinde dernek tarihçesini yazmam yönündeki teklifini bana ilettiğinde, büyük mutluluk duyarak olumlu cevap verdim. Ancak işin içine girince bunun pek de kolay olmadığını gördüm. Zira 1959-1990 yılları arasında derneğimize ait kayıtlı bir bilgi hemen hemen yoktu. Onun için bugün burada sizlere, derneğimizin tarihçesini değil yönetim kurulunun en yaşlı üyelerinden biri olarak 1959-1994 yılları arasındaki 35 yıllık bir periyoda ilişkin hatırladıklarım ve büyüklerimden duyduklarımı sunacağım. 1994-2009 yılları arasındaki 15 yıllık periyoda ait gelişimleri, yöneticilerin ve denetçilerin genel kurulumuzda sundukları faaliyet ve denetim raporlarında bulabiliriz. Bunlar toplandığında 30-35 sayfalık bir kitap oluşturur ki onu da burada özetlemek çok zor.
Bildiğiniz gibi derneğimiz, 1959 yılında yedi kurucu üye tarafından kuruldu. Onları bugün minnet ve şükranla anmak ve kendilerine en iyi dileklerimizi ulaştırabilmek için hepinizi, gözlerimizi kapatarak 30 saniye sessizliğe davet ediyorum. Teşekkür ederim. Benim, dernek yönetimiyle interaktif ilişkim 1974 yılında Sayın Palabıyık Hoca’nın yardımcısı olarak toplantılara katılmamla başladı. 1959 yılında, Ankara’da 6 gastroenterolog ve 6-8 asistan saptayabildim. Böyle küçük bir toplulukla dernek kurma düşüncesi çok enteresan ve ileri bir görüş idi. Hatırlayacağınız gibi, Tababet ve Uzmanlık Tüzüğü’ndeki bir değişiklikle o yıllarda iç hastalığı uzmanlığından sonra iki yıl daha asistanlık yaparak gastroenteroloji, kardiyoloji, nefroloji, hematoloji gibi ileri, spesifik bir uzmanlık kazanılıyordu ve buna yüksek ihtisas deniliyordu. Daha sonraları yan dal denilmeye başlandı. “Yüksek ihtisas” deyimi diğer meslektaşlarımız tarafından hoş karşılanmadı, antipati yarattı. “Acaba bu antipatiyi göğüsleyebilmek, gastroenterologlar arasında daha sıkı bir dayanışmayı sağlayabilecek mi?” düşüncesi, dernek kurma fikrini tetikledi. Yoksa kurucularımız daha o günden, derneğimizin bugün ulaştığı düzeyi özlüyor ve tahayyül mü ediyorlardı? Derneğimizin isminin başına TÜRK ibaresini koyarak bunu belirtmek istemişlerdi. Dernek, isminin başındaki TÜRK vurgusuna rağmen uzun yıllar Ankara’da izole kaldı. Genel kurullar Ankara’daki gastroenteroloji kliniklerinde yapılıyor, dernek merkezinin Ankara’dan alınması girişimlerinin de verdiği bir çekingenlikle Ankara dışındaki ünitelerin genel kurula katılımı pek teşvik edilmiyordu. Bunda belki de derneğin ilk şubesi olan “İstanbul Şubesi” ibaresini kullanmayıp, kendisini doğrudan doğruya Türk Gastroentroloji Derneği olarak bahsetmesi etken oluyordu. Bu konu, dernek merkeziyle şube arasında bir süre gerginliğe neden olacaktı. Ankara’da yapılan genel kurullarda, dernek yönetimine Ankara’daki iki üniversite ve bir akademinin gastroenteroloji klinik direktörleri seçiliyordu. Derneğin bir ofisi yoktu. Yönetim kurulları, üniversite ve akademi gastroenteroloji kliniklerinde veya yönetim kurulu başkanının evinde akşamları yapılıyordu. Düzenli üye aidatı toplanmadığı için bir geliri de yoktu. Bütün mal varlığı küçük bir çelik dolap, elektrikli bir daktilo ve Ankara Üniversitesi Gastroenteroloji Kliniği’nde yatan bir hasta tarafından bağışlanmış, Bursa’daki 250 m2’lik bir arsadan ibaretti. Bunun yıllık aidatı zorlukla ödeniyordu.
Derneğin o günkü ilkeleri ve faaliyetleri;
- Gastroenterologlar arasında iletişim ve dayanışmayı sağlama,
- Ankara’da aylık bilimsel toplantılar düzenleme,
- Önceleri dört yılda bir, sonraları iki yılda bir ulusal kongreler düzenleme,
- Nadiren Anadolu’ya küçük toplantı gezileri düzenleme,
- OMGE ile teması sürdürme gibi özetlenebilir.
1990 yılı genel kurulunda, daha önce yönetim kurullarında görev alan hocalarımız aday olmadılar. Hacettepe Tıp Fakültesi ve Yüksek İhtisas Hastanesi genel kurula adaylarını belirleyerek geldiler. Ankara Tıp Fakültesi ve GATA’nın adayı toplantıda belirlendi. M. İsmet Yılmazer, (başkan) Ali Özden, Burhan Şahin, Burhan Kayhan ve Mehmet Haberal yönetim kuruluna seçildiler. Birkaç kıdemli akademisyen bundan memnun olmadı. “Derneği sattılar” diye tepki gösteren de vardı.
Yeni yönetim kurulu çalışma plan ve prensiplerini şöyle belirledi;
- Mutlaka derneğin bir dergisi olmalı ve bu – INDEX MEDICUS’a girmeli,
- Kongreler aksatmadan yapılmalı
- Bilimsel toplantılar sadece Ankara’da değil – yurt çapında olmalı,
- Derneğe bir ofis temin edilmeli,
- Derneğin Ankara’daki izolasyonu kırılmalı,
- Tüm üniversitelere ulaşılmalı, bunun için tüzük değişikliği yapılmalı,
- Ankara’da imkanlar arttıkça diğer illerde – spesifik gastroenteroloji hastane ve klinikleri açılmalı,
- Anadolu hekimlerini bilgilendirmek, halkı – bilinçlendirmek için Anadolu’da sık sık bilimsel/sosyal toplantılar yapılmalı.
Alınan bu kararlar arasından dergi işi öncelikliydi. Büyük bir azim ve heyecanla işe girişildi. Bu konuda A. Özden, B. Şahin ve B. Kayhan’ın gayretlerini hiçbir zaman unutmayacağım. Hemen şunu da belirteyim, o günkü şevk ve heyecanın on dokuz yıl hiç eksilmeden, her yönetim kurulunca bugüne kadar taşınması ve bu günkü yönetimce devam ettirilmesi derneğimizi bugün hepimizin göğsünü kabartan kapasiteye ulaştırmıştır. Dergi çıkarmak ilk iki yıl çok zordu. Küçük boyutta 25-30 sayfalık bir dergi için 6-8 sayfa ilan almamız gerekiyor, adı sanı olmayan bir dergiye kimse ilan vermek istemiyordu. Üçüncü yılın sonunda dergimiz, INDEX MEDICUS’un istediği standarda erişmiş, gözetime alınmıştı. Ancak daha iki yıl beklemek gerekiyordu.
İlk kongremizi Göreme Dedeman Otel’de yaptık. Kongreyi yapmaya talip olan firma, net kardan derneğe %5 pay teklif ediyordu ki bu da 700-800 bin TL kadar bir şey olup derginin bir yıllık basım gideriydi. Aracı firmanın hoş olmayan bir teklifi nedeniyle kongreyi kendimiz düzenledik. Karımız 19 milyon TL idi. 12 milyon TL’ye Bayındır sokaktaki ofisimiz alındı. İlsan İltaş oradaki elli kişilik konferans salonumuzu yaptı. Bu hizmetlerini her zaman sevgiyle anacağız.
İleriki iki kongre sonrası, 100. yıldaki bugünkü binamızın arsasını aldık. Bu arada A. Özden Milli Emlak’tan 50 dönümlük bir arsanın hibe yoluyla derneğimize devrini sağladı. Sağol A. Özden. Anadolu’ya planlanan bilgilendirme/bilinçlendirme gezileri sıklaştırıldı.
Tüzük değişikliği ile genel kurullara Ankara dışındaki meslektaşlarımızın da katılımı sağlandığından bugünkü yönetim seçilip hepimizin gıpta ettiği çalışmalarını sürdürüyor. 1994’ten sonraki gelişmeleri, derneğin aktiviteleri şu dar zamanda özetlemeye çalışmak onlara saygısızlık olur. Yönetim kurulları faaliyet raporlarından onları bulabiliriz.
Yazan: Prof. Dr. M. İsmet YILMAZER